16 Ocak 2009 Cuma

müsadenizle..


eskileri düşündüm az önce.. akordiyon sesinin verdiği huzuru.. odamın perdeleri açık renkli olduğundanmıdır bilinmez, çok aydınlıktır odam.. güneye de bakıyor, güneş her sabah odamda.. uzun yollardan geldiğimde demiştim arkadaşıma, beni anlayana, tanıyana, odama girdiğimde eğer tertemiz ve topluysa odam ve güneş de sızıyorsa perdelerin arasından içerdeki lila rekli parıltılar varsa hala, evim diyorum burası, ben buraya aitim. yerleri değişmişmidir eşyalarımın diye bakıyorum herşeye tek tek... heyecanla.. herşey yerli yerindeyse eğer yatağıma uzanıyorum, aslında hiç sevmediğim güneşin üstümde gezinmesinden rahatsız olmadan... kemiklerim ağrıyana kadar uyumak, uyumak... uyanınca şöyle demli bir çay içmek... az şekerli...

kızarmış ekmek kokusu gibi hatıralar...

özlüyorum bazen çok şeyi..

en çok da kendimi..


iyi olmaya çalışıyorum ben.. iyi olmamı haketmeyenlere bile, kızıyorum kendime işte o zaman. boşverlerim çoğalıyor..

o kadar çoğalıyor ki kendimi bulamıyorum..

sağım solum önüm arkam keşke dolu...

çarpa çarpa ilerliyorum..



ey sevgili!


"Eğ başını eğeceksen, yalnızca aşk için eğ!"


ben sana güvenmiştim oysa..


güvenmek için emeklemiştim sana, dizlerimin üstünde geldim karşına..


eğildim çok, dimdik durabilmek uğruna dinlenircesine eğildim aslında..


güçsüzlüğümden değildi, korkaklığımdan hiç değil..


"ölürüm yoluna ölürüm de yine boyun eğmem.


yakarım dünyayı uğruna ama sana eğilmem.


öyle sınırsız oyle derin oyle çok severim ki korkarsın


kuruyup çöle dönsemde pare pare olsamda yenilmem"


kimseye değil, aşka eğildim ben...


aşk kimdeyse ona..


ve şimdi eğilme sırası aşkta..



(Artık ben müsadenizi istiyim...)




Hiç yorum yok: