27 Aralık 2009 Pazar

kapanış


bu seneki son yazımdır bu.

geçen sene kendime bir şarkı armağan etmiştim, tam da bu zamanlar, beni bitiren bir griple öksürmekteydim pis pis, hastalıklı..
yeni heyecanlarım olmuştu, heyecanlandırdıklarım ayrıca..

bilgisayar ortamında saklanan herşey, tüm suratlar, yazılar, mesajlaşmalar, kavgalar ve sevinçler..
tüm başlangıçlarımı geri aldım bugün.

elimde olmadan tek tek baktım, altını çizdiklerime göz attım.

ne hissedeciğimi merak ettim sadece, içimde öfke, hayal kırıklığı kalmış mı diye.

evet, az önce yeniden yaşadım,
o suratlar, o gizli resimler ve yazılar yine acıttı içimi.
ben asla değişmemişim üstünü örtmüşüm sadece.

ama geçti bitti.

2009 yılı benim için "çabalamak" yılıydı tek kelimeyle.

arada kalmış, olmuş mu olmamış mı belli olamayan bir yıl.
ayaklarımı vuran bir yeni bir ayakkabıyla yürür gibi geçmiş.
ağır aksak ve acıtan.

hani insanın canı çok çay içmek ister, altını yakar demliğin, kaynamıştır, fokurdama sesini duyarsın, ama aslında sadece altı kaynamıştır, üstü ılıktır olmamıştır.
koyarsın bardağa bir heves, şekeri atıp karıştırırsın, üzerinde beyaz köpükler oluşur.
tadı da berbattır hani.
çok sevsen de içemezsin..
onun gibi işte..

bişeyleri kurcalamak istemezsin hiç, ama emin de olmak istersin..
kendini utandırmak için bakarsın, izlersin, araştırırsın..
sonuç hüsrandır.
neye atsan elini altından bi yalan çıkar.
zamanında acıtıp da seni yerlere fırlatan yalanlar, "boşver" dersin,
boşveremezsin..

yıllardır ağır olduğu için yerinden kıpırdatmadığın bir dolap gibidir, birgün o dolabın arkasına bir kağıt düşer ve sen, zorla ittirirsin biraz kenara kağıdı arkasından almak için, ama arkasında binbir türlü pislik birikmiştir ya, tozlar saç telleri, temizlemek zorunda kalırsın.
keşke kıpırdatmasaydım dersin,
görmeseydim o tozları..

uyumak isteği gibiydi bu yıl..
tam dalacakken uykuya, komşunun arabasının sirenlerinin hiç durmadan çalması gibiydi.
beklerdin gelip de "sahibi" sustursun diye,
ben değildim ya "sahibi"




hani zorla "almıştım seni"
.........



içimi de dökemedim bu sene, yazılarım yetersizdi, ifadelerim donuk
anlatamadım,
anlayamadılar da.

anlamalarını istermiydim gerçekten?
istemezdim heralde,
kendi sınırım bende kalsın isterdim kesin.
adım attırmazdım krallığıma.

en çok ihtiyacım olan zamanda içini boşaltamamak gibi geçti sene.

hani çok tuvaletin gelir ama inanılmaz bir trafiktesindir, insen bile fayda etmez gidecek yerin yoktur.
boğaz köprüsünün ortasında sıkış tıkış bir otobüsün içinde çişini tutmak gibi.
ha geldim ha gelicem diye diye..

içini boşaltamazsın, bari dikkatimi dağıtayım düşünmeyim dersin..
kendi kendini güldürürsün..
senenin 2. yarısından itibaren ise farklılaştı herşey,
umursamazlık dalgası
dev bir tsunami gibi ne var ne yoksa kendine kattı, götürdü..
"olsa da olur olmasa da" günleri çıkageldi.

hayatımın hiç bir döneminde bu kadar boş vermemiştim ben

ve hayatımın hiç bir döneminde kendi özümden bu kadar uzaklaşmamıştım.

bir anne gibi, kendimden çok başkalarını düşündüm sonra,
umursamayışlar anlayışı doğurdu.
anlayış öfkeyi dindirdi.

öfke de gidince boşluk doğdu.
bomboş kaldım sanki bütün özüm öfkeymiş gibi..

kitaplarım oldu, teşekkürler onlara
yeni şarkılarım oldu dinledim.

anlamaya çalışma döneminde kolaydı herşey

"anlamak"

ben bu sene konuşmak istedim çok..
dostlar kendi derdindeydi, sustum.
sonra sordular söyleyemedim.
"ikimizin arasında"ydı ya herşey
söyleyemezdim.

özlediklerim oldu, uzun maillerle anlattım bazen.
bir fikir aradım, bir nefes.

"aşk" vardı.
aşk ne şekilde olursa olsun vardı.

aşk yatak gibiydi bu sene..

yorganlar, çarşaflar tüm kılıflar değişse de
üstünde sıcacık yattım..
hiç düşmeden.

aşkın üzerine bırakıp tüm ağırlığımı uyudum..

şimdi aşk "bol tarçınlı sahlep" benim için.
hani canımın çok çekip de içemediğim bi türlü.
babamın elleriyle yaptığı sahlep, bana tarçınını bol koyup da gülümsettiği.

bu sene dediğim gibi "çabalamak" yılıydı, bu sene de çabaların sonuçlarını alacağım bir yıl olacak.
umarım.

kendime iyi gelmek istiyorum.

yeni senede kendime, bikaç saattir dinleyip tav olduğum şarkıyı hediye etmek istiyorum.

Mustafa Dönmez-Gizemli yolculuk

ayrıca bu sene de "zaman geçer sevgi kalır" demek istiyorum...




iyi seneler.

(herkese)

19 Aralık 2009 Cumartesi

aşka güzelleme

glory box....

ensedeki nefesin ılıklığı

beklenmedik bir anda buluşan dudaklar..

yer minderlerinin üzerinde geçen
kısa
sonsuz
her an bitecekmiş gibi
hiç bitmeyecekmiş gibi
korkak
cesur

karmakarışık
özgür
ve aşk dolu

dakikalar

geçen bir ömür

geçecek olan....


arzulanan..

aşkın belirsiz yıldönümünde

hayatıma hoşgelmiş olana

aşka güzelleme

17 Aralık 2009 Perşembe

En ağdalı sözler dudaklarımda şuan.
şeker ve limon karışımı.

çok aşık oldum belki de
tüm korkum
öfkem
buna
beni tutsak edene

çekip gider mi o da ?

yoksa kalır mı?

elimi göğsünde gezdirdiğimde
en sevdiğim kedimi seviyorum
bir kedinin güvenilmezliğinde
istemezse tırmalıyor...

ve uyumazsa o uyutmuyor da

bildiğin nankör kedi

evcil görünen vahşi!

8 Aralık 2009 Salı

cehennemden selamlar

çok mutsuz ve karamsarım..

kendimi bataklığın içinde debelenirmiş gibi hissediyorum.

kendimi öldürecek cesaretten de yoksun değilim
ama öldürecek de değilim.

"geçecek hepsi"

"geçer" elbet

neden geçmesin ki?

şuan öldürmek istediğim 2 kişi var

ağızlarının içine namluyu soktuğumu,
kafataslarının arkasından kurşunun beyinlerini parçalayarak çıktığını hayal edip rahatlıyorum.

oysa ben sadece insan olduğu için bile severdim kimilerini

bunlara insan demiyorum.

yavşak, yalaka, ikiyüzlü, beceriksiz, kurnaz, ahlaksız pislikler

öbür tarafta cehennem ateşinde yanarken
kıçınızdan çıkan dumanı seyredeceğim.

tek ..kiniz kalacak hayatta
onunla da birbirinizi becereksiniz!

yamamalar!!!!

4 Aralık 2009 Cuma

küfür ettim açıldım

insan beyni çok küçük gerçekten,

sığ sularda yüzüp, kendi sularını bulandırıyorlar!

ofis arkadaşımı msnde eklediğim için, edepsiz yakıştırmalara maruz kaldım

devir teknoloji devri

koyayım hepiciğine!!!

demişler ya

bükemediğin bileği öpeceksin diye

ben modifiye ettim
revize ettim
orospu beyinli küçük erkekcikler için bu sözü

"kaldıramadığın ..ki bükeceksin"

hatta kıvırıp kıvırıp uygun bir tarafına

yerleştireceksin.

kendi balgamında boğulasıcalar:)

ohhh beee

RAHATLADIM!

3 Aralık 2009 Perşembe

zrrrrrr

uyuyamıyorum, öyleyse varım!

Freud ile 2 el tavla atasım var

o derece!

2 Aralık 2009 Çarşamba


hasta oldum!
pisliklerimi saçarak öksürmenin dayanılmaz hafifliğindeyim

bu ne saadet Nalan!
öyle mesudum ki....