28 Şubat 2010 Pazar

herkese mavi boncuk dağıtanlar, sonrada mavi değildi o beyazdı diyenler
halden anlayıp da anlamazdan gelenler
sümüklü böceklerin yanlışlıkla üstüne basıp ezenler
sevişebilme ihtimalini sevenler

cümleleri "ben" ile başlayan herkes

mutsuzum bazen
karışığım
saçmayım
saçmalayanım

saçını gün aşırı tarayanlardanım
ama 2 günde bir yıkanırım

obsesifim
asabiyim
çirkef de olabilirim bazen

görüp de görmezden gelirim
zaman zaman gelemem

zevk olsun diye kibrtileri yakıp bitirenler
sonra sigarasını yakamayanlar


bazen yazarım
bazen yazdığımı zannederim


kekin kakaolu kısmını sevenler
ekmeğin içini yiyenler

zayıflamam lazım
bunalımdayım.

artislik olsun diye
kahveyi sütsüz şekersiz içenler

boğazım yanıyor
sümüklerim akıyor.
arap kızı olup camdan bakasım var

ukalalık yapasım
uzatılan elleri sıkmayasım var.

öperim.

24 Şubat 2010 Çarşamba

parasetamol

parasetamol etkisindeyim şuan.

birazdan geçer.
yutkunurken pisipisi otu yutmaya çalışırmış gibi zorlanıyorum.
bak da biraz botanik öğren
ben onları çocukken pislik olsun diye arkadaşlarımın kafalarına atardım.
çıkartıcam diye uğraşıp dururlardı.

çin işkencesi yöntemlerinden birisi olduğuna dair rivayetler de vardı bu konuda.
esirlerin popolarına sokarlarmış bunları diye.
hem tiksinir hem eğlenirdim ben işte.
böyle spastik bi çocuktum.

şimdi de aynısı, hiç değişmedi.
hayata isyan edesin varsa, gir yorganın altına sıcak sıcak et dimi?
yok illa balkonda sigara içilecek isyan edilirken,
soğuk böğrüne böğrüne çakacak tokatını.

leş olmuş ağız zaten, dişler beni bir fırçalarmısın diye ağlamaklı.

yok kardeşim ben isyan ettim mi, geberene kadar yaparım bu işi.

burnum akıyor, burnun ilk akma sürecini sevmem ben, kafanı nereye koysan o tarafa süzülür ince ince sümük barındırmayan bir sıvı.

sonra tıkanır. iş makinalarıyla kazı yapmak gerekir benim burnumu açmak için bilirim.
ahhaa işte şimdi sıçtık derim.

neyse.

sigara aynı bir işkencedir ama içersin, kader vurmuş bir kere sende vur mantığı.

ben başkaları tarafından acı çekerken, bir de kendi kendime acı çektirmeyi sevenlerdenim.
kendimi cezalandırma yöntemlerim bir harikadır hep.

sorarsanız nasıl ödüllendirirsiniz
işte onu bilemem.

bir manada fenafillah, nirvana vs

parasetamol kankam olur bu günlerde.
malak gibi uyutur.

hani domuza versen 2 tane horlatıcak cinsten etki yaratır benim bünyemde.

şimdi biraz daha iyim sanki.

acı yok rocky!

(bu arada ben seninle şemsi paşa pasajında sesimizin büzüşebilme ihtimalini sevdim.)

23 Şubat 2010 Salı

çok mutsuzum bugünlerde..
otoyolda lastiği patlamış koca, yüklü bir kamyon gibiyim.
kime çarpsam acıtıcam.
gündemimde değinmek istesem konu bir ton.
hep es geçiyorum, üstünde durmamaya çalışıyorum.
dosta da düşmana da küstüm bu sıralar.

dosta küsüm, dostluk böyle mi diye
düşmana küsüm, neden bana düşmansın diye.

hayatta bir kavgam yok. amacım yok belkide.
bu yüzden savruluyorum her gün bi tarafa.
ama amaç ne demek bilmiyorum ki ben
belki de sorunum bu.
benim sorunum sorularım sadece.

şaşkınlıklarım var her köşemde,
sevdiğim de sevmediğim de şaşırtıyor beni sürekli.

elimde bir kitap okuyorum, okuduğumu zannediyroum.
zerresinden haberim yok oysa.
beni bekleyen projeye azılı katil gibi bakıyorum.

özlediklerim var hayatta, mesafeler girmiş aramıza.
gel desem gelir de ben diyemiyorum.

git diyebilmiştim oysa.

beni sadece sivilcelerim terk etmiyor..
alnımda çoğalıyorlar..

yıllar sonra kavuştuğum dostlarım gibi.

belki bugün kendime güvenme sebebim olur diye baktığımda aynaya,
sararmış cildimde kırmızı benekler onlar..

eleştrilecek o kadar çok tarafım var ki.
ben bile korkuyorum kendimi eleştirmekten.
neyle karşılaşacağımı bilmiyorum.

laf olsun diye yaşıyorum su sıralar.

tadı kaçmış sakız gibi hayatım!

14 Şubat 2010 Pazar

bi süredir saçma sapan işlerle uğraşıyordum, yazmak istemedim, elim gitmedi.
ama güzel bir haberim var bir kitap yazmaya başladığım -denemesi bile güzel- söylenebilir.

onun dışında hormonlarımın bozulmasına bağlı öfke sinir sebebiyle, sinir bozucu tavırlar sergileyerek herkesi uyuz etmeyi başardıysam ne mutlu bana :)

yaptıklarını ettikleri yediklerini içtiklerini insanların gözüne sokarak, yenidoğan pipisi gibi egolarını bu yollarla şişirmeyi kendilerine zevk edinenlere orhan babadan "ben kendim bir alemim
" adlı eseri yolluyorum.

sonrasında eli öpülesi müslüm babaya paslıyorum..


içimdeki yurdum çocuğunu ortaya çıkaran ultraenteldantelingenlere teşekkür ediyorum.

bitti.

10 Şubat 2010 Çarşamba

Allah insanları kötü akrabaların şerrinden korusun.
Amin.