4 Ekim 2011 Salı

boş



ne kadar boşmuşsun meğer,
içini dolduran şeyleri görünce anladım..
boş
ve
herkese
aynı..

1 Ekim 2011 Cumartesi

en çok seni bilmiyorum, biliyorum..





Yazamıyor olmak değildi mesele. Gereksiz ayrıntılara takılmak gibiydi daha çok.
Takılınca yıpranmak gibi.
Hiçbir şeye yıllarca takılıp yıpranmadınız mı?
Ya da saniyeler yetmedi mi?
Yolda yürürken dikenli bir tele, bir gül ağacına bluzun takılıp sevimsiz bir delik açılması gibi.
Olmaması gereken zamanda ve yerde yıpranmadınız mı?
Ummadığınız şekilde?
Herşey herzaman yolundamıydı sizde?
Söyleyin, herşey mi tıkırındaydı, hep mi uyumluydu?
Ben…
Tüm uyumun içindeki o huzursuz uyumsuzluk.
Oysa gülebiliyorduk eskiden, şehir efsaneleri anlatarak, düşünüyorduk düşünmeye kafa yormadan.
Şimdi bir gözyaşı ve bir avuç toprak kalmış- hey gidi Yaratan..
Farkındamısın sanki ben de alışıyorum tüm bunlara.
Acılardan bahsetmeye, gülmeyi mükafat saymaya..
Tüm bunlar yeterince öldürmemiş gibi;
Hacivatı olmayan Karagözler var, sıkıcı monologlar bunlar. Onlar anlattıkça sadece dinliyorum, oyunu kuralına göre oynamak isterim ama tam olarak da bilmiyorum.






Karman çorman olmuş çekmecemde aradığım şeyleri bir türlü bulamamak gibi geçiyor hayat,
Boşa geçen saatler..
İçi görünüyor hayatımın öylesine boş bazen..
Sarkaçın ucuna asılmış, bir o yana bir bu yana..
Midem bulanıyor!
Soruyorum, arıyorum, bulamıyorum..
Karıştırmam lazım bulmam için,
Uğraşmam, çabalamam.
Herkesin ki derli toplu,
Acısız tasasız,
Benimkisi ise tatsız.
Bu kadar yetse keşke..
Yeter mi dersin??
Yetmezler içerisinde en yetemeyecek olanı seçip doyamayalım hadi..
Oyalanmamıza izin bile veremeyecek kadar az olsun bu sefer, en azından, en kısasından.
Başka bir dudaktan dökülsede ismin her gördüğüm kağıda karalasam ismini ve bu da yetmese,
Hep az mı kalmalısın sanki?
Hep mi “birgün olacak”larla teselli olmalıyım en sefiller gibi.
Ve bir uğursuz isme, bir uğursuz gülüşe de dökülse onca gözyaşı
Ve bir sağanak gibi ıslatıp da gitsen,
Ahmakıslatan gibi veya
O ahmak hep ben olsam mesela
Yaptıklarım bozulsa düzeltmek için çabaladığımı ben bile farketmesem..
Öyle anlamsızlaşsa tüm değerler,
Salağa yatsam olmayan alkışları duymaya çalışırken,
Zaten alkışlanacak hiçbirşeyim de olmasa,
Bir kitabın önsözünü okuyup sıkılsam
Herzamanki anlamsız hikayedendir diyerek
Ama kaçırsam en iyi yerini
Herkesin tadına varıp benim hiç görmediğim şöleni izlesem
Gözlerim kapalı olsa
Hiç açılmadı ki zaten
Açılsa görebilrimiydi seni ?
Yoksa sen
Sen mi dönerdin önce geri
Bilemiyorum.
Bilmek istediklerim içinde en çok seni bilmeyi istiyorum.
Ve
En çok seni bilmemeyi..
Biliyorum..