10 Ağustos 2010 Salı

gözümde düşüyor herşey. tıpkı gözyaşı gibi. yere düşüyor buhar oluyor lekesiz izsiz çekip gidiyor duygular.

hem en sevdiğim hem en nefret ettiğim.
taptığım ve baş kaldırdığım.

en şekilsiz ve en sert olanı.
vurunca okşayan, tokatı kanatan bir şey.

çelişkisin.
başlı başına bir çelişki!

üçgen, kare ve dikdörtgen suratlar.
yıldızdan gülümsemeler.
bunların hepsi sana ait.

tüm bu "yuvarlağın köşeleri"
köşe kapmaca oynadığım yer.

bir mahzen ve bin yıllık şarap.

sarhoşlukmuydun?

öyle mi özledim seni?

bu yüzden mi damağımda içki tadı yerli yersiz

ve bir intihar mektubu bu kadar mı klişe olur
bu duygular yüzünden mi?

sen okurken ben çoktan gitmiş mi olacağım
yoksa suya mı yazayım?

akar mı su hep

durulur mu?


sevmek eyleminin etken ve edilgenleri,
eylemsizliği
hızı, gücü, miktarı,
bilip bilinmeyen fizik kurallarına aykırı

bu doğada hiç olmaması gereken bir mutasyon,

gen değişimi, hiç olmaması gereken yerde.
bende..

içimde bir zehir.
sen panzehir.

aşkın bal damlayan kavanoz kapağı.

dilimle sıyırsaydım da tadına varsaydım.
istediğim gibi.
istediğim yerde.
özgürce.

hürriyetim sendeyken senin uğruna bu ıssız ada.

yanımda 3 şey.

sen
ben
biz.

Hiç yorum yok: