24 Mayıs 2009 Pazar

itiraf

son zamanlarda çok mantıklı şeyler yazmadığımı yani yazamadığımı biliyorum.
bugün yine boşa savrulan kelimeler, amaçsız yorulan dudaklar ruh haline büründüm.
bazen senin derdin vardır, koyun gibi beklersin de karşındaki et derdindedir.
gelen vurdu giden vurdu benzetmesinin orta yerine düşmüş bekliyorum.
ben ne diyorummm, başkaları ne diyor..
sevmek eyleminin hakkını verebilmiş bir babayiğit varsa gelsin çıksın karşıma
bu bir sitem değil, kimseye, hiç kimseye...
felsefik bir yaklaşım olarak üstüne alınıp da herkes her zaman olduğu gibi kıçını dönüp gidebilir.
zaten anlamsız da geliyor, onca güzel söz dururken bir yazıdan en kötüsünü seçip de karşıma koyulması.
şimdi hiç okunmaz okunmaz, bunu okuyup da" aa ama bak bööle de bişi yazmışsın" denebilir, denilesidir de..
söyleyin hiç çekinmeyin..

bana durmadan gülen suratların içinden sıyrılırsam hayata bende biraz gülümseyebileceğim.
birazcık iyi hissedebilsem sadece..
iyi hissetmek mi önemli yoksa doğru zamanda doğru şeyi hissetmek mi sorunsalı laf olsun diye söylenmiş birşey de değil tam şuan.
az önceki telefon konuşmamda bunu sorguluyordum içimde..
" iyi hissediyorum ama... gerçekten..." dedi
içimden peki "doğru da hissediyormusun sence? "demek istedim.
diyemedim, belki okursa bunları, bu sorunun cevabını da düşünür kendi çapında.
ve gerisi de ona buna şuna kalmış...

hah,
çok da ilginç bişi oldu bugün!

yıllar önce kardeşim, ağabeyim, dostum ve sırdaşım dediğim ama menfaatler dünyasında , kendisine daha iyi meslek sahibi, yanına yakışır belki sarışın bir yeni yenge bulunca benden vazgeçmiş birisi aradı..
"nasılsın?"
nasıl olduğum önemli mi şuan, ezbere cevaplar hayat kurtarır ya hep..
"iyiyim"
kim iyiydi veya kim merak etti gerçekten diğerini bilinmez, yarım saat sonra görüşülmeye söz verildi..
ben gitmedim..
söz verirken de gitmeyeceğimi biliyordum zaten..
hayatımda böyle bir an yokmuşcasına davrandım, pişman da olmadım hiç..
günün en güzel anıydı belki de..

o zamanlar ne çok ağladığımı, dostumu ve evimi kaybetmenin acısını en içimde hissederken, insanların karşıma geçip de "üzülme geçer" dediklerini duydum tekrar sanki..
geçti evet...
haklıydı hepsi..

bir sitem borcum vardı O'na, en yakınını çaldım, hırsızdım, hiç de içim sızlamadı.

mutluyum şuan gerçekten....
duvara çarpan kelimeler mutlu..
kapıdaki şarap şişesi mutlu..
en güzel şarkılar mutlu..
ama
bir tek sen mutlu değilsin..
ve ben buna
gerçekten sevindim...

Hiç yorum yok: