31 Aralık 2008 Çarşamba

iyi uykular

Yine başbaşayız seninle.. kaç kez dönüp dolaşıp sana çıkacak yolum.. yıkılmış bir imparatorluğun bahçe kapısında , sağlam kalmış bir çiçekle kendi mezarıma doğru yöneldim.. ne zaman gömülmüşüm bu topraklara bilmiyorum, ağlayanım olmamış arkamdan, toprağım kupkuru, mezarıma kendi çiçeğimi koyacağım birazdan.. evet işte koydum.. hadi köksal derinlerime, tek hatıram sen kaldın.. günbatımına doğru, yüksek bir kalenin tepesinde gibiyim, gökyüzündeki o huzur veren renkler, martılar ve çığlıkları.. denizin yosun kokusu çekebildiğim kadar çekiyorum ciğerlerime.. en ıslak hatıralardaki gibi, küfürbaz biraz, biraz da ayyaş sallanıyorum ayakta.. düşmeden çömeleyim bir taşın üzerine..az kaldı gün batacak artık.. renkler kaybolacak.. heybetli, asil bir sevdaydın içimde sen.. yarın tanrı, yarı insan yürüyüşün, duruşun, konuşman… tanrılar yalan söylemezlerdi oysa. İnsan yanın eksikti demek senin..
Şimdi dağın tepesinde, karşımdaki inanılmaz manzaraya gözlerimi dikmiş, ağlamamak için kendimi tutuyorum.. gırtlağım da ağrımaya başladı. Ama ne konuşarak, ne de ağlayarak bu mükemmelliği bozamam. Ne de olsa ölüyoruz seninle.. eğer bulabilirsem bir çiçek de senin mezarın için koparacağım.. kuru kalmasın toprakların, birkaç damla akıtacağım senin için söz…. Bana küfredercesine yüzüme rüzgar çarpıyor, beni yıkmak yaralamak istercesine esiyor durmadan.. üşüyemiyorum bile.. buz kesmişim zaten çoktan.. ısınmak için senin daha çok kalbe, daha çok aşka ihtiyacın var.. ısınamazsın , başaramazsın.. daha çok sarıl, hadi sarıl.. biliyorsun hepsine tarif edeceğim mezarımızın yerini.. gelip görecekler, bu imparatorluğun altında ezilen iki yalnız bedeni.. mutlu olacaksın.. yalnızlığının ardına saklanıp,ezdir hadi kendini, sarılamazsın yoksa başkalarına.. acıt beni ve kendini… beş para etmez aşklar uğruna neyimiz var neyimiz yok satmışız zaten.. bastıramadığımız katil taraflarımız için hükmetmişiz insanlara yalanlarla da olsa.. hayatın görünmeyen kısımlarıyla uğraşmışız, görünen kısımlarını fark edemeyecek kadar körleşmişiz zamanla.. iki zıtlığın içinde çözüm aramaktan yorulup usandığımızda da işte her hayat gibi bitmişiz sonunda.. bitmişiz …bir nankör kedinin tırmığında saklıymış bütün her şey, son anda fark etmiş olsam da çekememişim senden elimi.. tırmalanmış, kullanılmış, terkedilmişim işte.. mecrubi istimatlere giden ağır yüklü kamyonlar gibi, kaç kez katetmişiz bu uzun yolları.. yükümüz içimizde durmaksızın yol almışız .. kime .. nereye… hadi gün battı.. herkes kendi mezarına.. iyi uykular bitanem sana..

Hiç yorum yok: