19 Mart 2010 Cuma

geride kalandan


"güzel bir gün ölmek için"

ölmek için güzel bir gün olur mu?
neden olmasın?
en güzel günüm olabilir bugün.

çok karanlık, çok karmaşık duygularla baş etmeye çalışıyorum.
anlatmaya gücüm yok ama anlatmak da istiyorum. ben yaşadıklarımdan ders çıkarmışımdır herzaman. ama ders sandıklarım aslında birikip duran korkularımmış. belki de bu yüzden sağlıklı ilişkiler kurmakta zorlanıyorum.

terkedildik..

ne kolay söylemesi.
çıkıp gelir ama ne farkeder.
unutamıyoruz ki.

hayatta en değer vermen gereken kişilerce terkedilmek, defalarca, sayısız korku biriktirmek.
güvensizlik.

suçlamalar.
ben kendi tarafımdan haklıyım
o kendi tarafından haklı. başkaları da kendi taraflarından haklı. demekki haklı olmak çok kişisel bişey, gerçekten "hak" diye bişey yok. kimse haksızlıklarını kabul etmedikten sonra..

kafama yastığı kapatıp uyumaya çalıştığım günlerimi hatırlarım ben. içimden şarkı söylediğimi.
katil kim kurban kim oyunu gibi geçen gençlik.
hastalıklı, şifasız, korkak, pis kokan günler sanki.

mutluluklar acı süs biberleri gibi.
sevsen de yiyemezsin yanarsın.

sevgiyle kucaklaşanlara karşı kıskançlık. öldüren, insanın içini kemiren bir kıskançlık.
özgürlüğe özlem..

bir gün özgür olacağını düşlemek. istediğim yerde istediğim zamanda veya kişiyle..

yaşlı yürümesi bu. hadi 10 adım kaldı koş desen ne fayda? dizlerim tutumuyor, tabanlarım ağrıyor.
koşamam ki..

kendini öldürmekle tehtid edildim davranışlarımın karşısında.
yada davranışlarımızın.
eğer böyle böyle olmazsak o bir gün çıldıracaktı ve kendisini öldürecekti.
ve/veya bizi.

eğer şöyle davranmazsak hayatı bize zindan edecekti.
suçluyduk, haksızdık, cahildik.
bilemezdik ki..
ne acı
ne acı
......

haftasonu sohbetle geçen kahvaltılarımız yoktu.
severdim ben misafirleri hep bu yüzden, gelsinler isterdim.
onlar varken en "cici" maskeler takınılırdı.
"aile gibi" olabilirdik işte.

birbirine sadece "tahammül edebilmek üzere" programlanmış canlılardık.

sevmek zorunluluğu da vardı. kan bağı meselesi.
ben hiç inanmadım oysa gerçek sevgiye.

şimdi sorsanız hala inanmakta zorlanırım.

herkes suçu başkasına attı, arada kaynandı.

ben ifade edemedim ki hiç
belki de korkumdan.
ama yaşadıklarımdan ders çıkartıp yol aldım hep.
"iyi insan ol, gerisini boşver" dedim
kim ne derse desin.

salak desinler
yada herneyse.

insan kendisini bile anlamazken başkasını anlayamamasına şaşırmam ben.

ben anlamam kendimi mesela. tanıdığımı zannederim kendimi.
ama içinde eli bıçaklı bir katille göz göze gelirim bazen
korkarım.
veya iyilik meleği gibi görünen sahtekarı da görürüm.
tiksinirim kendimden..

özümde var olan herşey, iyi kötü herşey.
yetmiyor şimdi bana.

şimdi kötü olamayacak kadar iyi
ve
iyi olamayacak kadar da kötüyüm.

otursam caddebostan sahilde. yanımda köpekler koşarken, sersem yere kilimimi ve anlatsam...

yada ada vapuruna binsem yine güneşli bir günde, uzansam koltuklara uyusam..

hani çok konuştuğum, kendimi kaybedercesine konuştuğum sohbetlerde bulsam kendimi, farkettirsem, zeki olsa karşımdaki de cümlemdeki 1 kelimeden bulsa beni.

zımbızla çekip alsa içimden beni...

sağ beyinden sağ beyine giden yolu kursak
beden dili konuşsa
biz sussak..

odamda uçup duran karasinekten ne farkım var ki yaşayan iki canlı olarak.
daha fazla sinir hücrem var diye veya ondan daha büyüğüm diye, daha mı çok hakettim şimdi yaşamayı?

ben yaşamak istemiyordum belki peki..
hiç sordunuz mu?

ben en hızlı spermdim, en olgunlaşmış yumurtaydım.
istemiştim demekki.
tutunmuştum..

ama vazgeçmek için geç mi kalmıştım
yoksa siz vazgeçirmek için çok mu ustaydınız.

ilk tokatımı hatırlarım ben.
sorsanız anlatırım herşeyi.

ama ben mutluluklarımı unutuyorum.

mutsuzluktan çıkar sağlayan, yada mutsuz görünmekten çıkar sağlayan tiplerdenmiyim diye düşündüm çok. bu soruyu gerçekten sordum kendime, şu ikincil kazanç dedikleri şey. ama olmadığımı anladım. çünkü benim mutsuzluğum kazanç sağlanamayacak kadar sinir bozucu ve sıkıcıydı.

kimse olmak istemezdi ki ben mutsuzken yanımda, olsa da sıkılırdı.
ben mutsuzken saplanıp kalırım çünkü. bokunu çıkartırım. içine ederim. yüzüme sıvarım.

bu yüzden mutlu rolü yapmak daha kolay gelmişti hep. çok sevdiğim dişlerimi göstermeyi severdim.

dramatize etmemeye çalışırdım sürekli. ama başaramazdım.
o zaman zaten daha salak daha komik olurdum.
gülerlerdi.

kazancım buydu işte..

şimdi, odalar boşalmış.
sesler kesilmiş.

ben odamdayım. tortusu çökmüş bir çayın dibini çalkalayıp da içiyorum.

uzun yazı yazmazdım, stratejik bişidi belki de. okunsun, gözü korkmasın kimsenin diye.
ama şimdi kısa kesmek istemiyorum.

çünkü terkedildik.

hani insanın gözü sulanır sulanır da ağlayamaz ya, böyle göz kenarlarında birikir damlamsı bişiler.
bi de insanın boğazına bir ağrı girer kasınca kendini.

hah işte
şimdi tam öyleyim..

bir insana ağlamak bu kadar yakışabilir inanın.

salya sümük.
rahatlayana kadar..


hoşçakalın..

3 yorum:

seerserifesat dedi ki...

:(
(ama bu sadece,boyle bi yazıya konulmuş saçma sapan iki noktalama işareti diil)

kahroldum.....

asıl dahada çok kahreden beni.. elimden bişey gelmemesi... yardımcı olamamam sana..rahatlatıcı bişey söyleyememem...

ama du bakalım... allah büyük.. her şeyin bi hal ceresi var bence.. biraz sabretmek gerek sadece.. bööyle dingin bi şekilde oturmak..
biyerde okumuştum bi ara.. "ENGİN DENİZLER GİBİ OL... Bİ TAŞ ATILINCA BULANIVERME HEMEN" diyodu..
(hoş sana kocaman bi kaya attı gene hayat ama naaparsın biraz zaman ver karşındakine..)
aslında sende çok iyi biliyosun bütün bu solyedıklerımı.. hatta belkide hayatta başına bu kadar çok şanssız.. kötü.. saçma sapan şeyler gelen nadir insanlardan birisin sen.. böyle yazınca bi lütufmuş gibi oldu bu sanki ama biliyosun işte sende ne demek istediğimi..
o yüzden başta dediğim gibi ne dilimden.. ne de elimden bişey gelmiyor senin için :( kahroluyorum gene :(
ama en azından , kaloriferin yanında sıcacık mırlyarak uyuyan kedinin ön patisinin iç kısmını ellediğini düşün bir anlığına.. bak kısa bi rahatlama verecek sana ;)

absalom dedi ki...

geçicek black geçicek...
sen iyi insan olmaya devam et.
yılma.
uzun vade de kazanacaksın.
vazgeçme.

karasinekten farkın şu;
o benim sevdiğim yazıları yazamıyo senin gibi...

hakkaten depresif halin pek sıkıcıymış...
ben senin o hafif yukardan bakan...
hafif züppe...
bayaca isyankar...
o pekbi sevdiğim dişlerini gösterdiğin halini tercih ediyorum.

ama fekat lakin...
mutsuzken de burda olacağız artık başka çaresi yok.
sevdik bi kere napalım.

hem iyigün dostu demesinler korkarım ben öle şelerden maazallah.

:P

blackinwhite dedi ki...

@ serserfifesat: bilirsin beni gelir gider akıllı olurum arada. dengesiz ve depresif olup ertesi gün gülerim. kahrolma sen boşver.. herkesin işte kendince derdi var, böyle anlatıp başkalarını da üzüyorum diye bi daha üzülüyorum. sen gül:)

@ ablasom: iyi günde daha bi yanımdaydın gözümden kaçmadı değil:) şaka bi yana, biliyorum çok sıkıcıyım ya offffff, kafama kuyruklu yıldız düşsün o derece yani! ayrıca dikkafalı olabilirim bazen idare edin azcık:)